İspanya’nın kuzey batısındaki Bilbao, 350 bin kişilik nüfusuyla Bask Bölgesi’nin en kalabalık ve en büyük şehri.
Hem Bask şehri olmasından hem de doğasından ötürü Bilbao, İspanya’nın gerisinden epey farklı. Şehrin çok eklektik bir mimarisi var, her türlü mimari akımının bu kadar uyumlu bir şekilde iç içe geçtiği fazla yer yoktur sanıyorum.
Bunun sebebi de muhtemelen şehrin demir endüstrisi ile zenginleşip, ülkenin gerisinden ayrışması, Bilbao bir dönem Avrupa’nın demir ihtiyacının 90%’ını karşılıyormuş. Bask Bölgesi de birkaç yıl öncesine kadar İspanya’nın kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu yerdi (artık Madrid olması lazım).
Tıpkı Barselona’daki gibi, Bilbao ve çevresindeki illerde tabelaların hepsi çift dilde yazılıyor, İspanyolca ve Baskça.
Bask dili, Avrupa’da yaşayan en eski dillerden biri, ama günümüzde bildiğimiz hiçbir dile benzemiyor; çünkü İzole diller sınıfında. Yani gerçekten bugün kullanılan hiçbir dille akrabalığı yok. Franco dönemi İspanya’sında, Basklar tıpkı Katalanlar gibi zulme uğramış.
Bask dili bir dönem o kadar yasaklanmış ki, insanların çocuklarına Bask isimleri verilmesinin yasaklanmasından öte, mezar taşlarından ölülerin isimleri bile sildirilmiş.
Bu olaylar tabi ki Bask milliyetçiliğini en üst seviyeye çıkarmış ve Basklar da kendi üstünlüklerini göstermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Athletic Bilbao futbol takımına bugün bile Bask olmayan kimsenin alınmıyor oluşu, bu durumun en açık örneklerinden. Tabi kimin Bask kimin olmadığı biraz muğlak bir ayrım olduğu için, sanırım buradaki kıstas Bask dilini konuşabiliyor olmak.
Bilbao günümüzde endüstri ile yollarını ayırıp, hizmet sektörü üzerinden ekonomisine büyütmeye çalışıyor. Bu şekilde ufacık bir merkezi olan şehrin etrafındaki, doğası Çamlıhemşin’i aratmayan muhteşem dağlar tepeler oldukları haliyle korunmaya devam edebilecek.
BİLBAO'YA NASIL GİDİLİR?
Bilbao gerçekten küçük bir şehir ve çok tatlı bir merkezi var; ama THY’nin direkt uçtuğu ve uçak bileti fiyatlarının şahlanıp uçtuğu bu yolculuğa yalnızca Bilbao için çıkılmaz.
Bilbao’da gezmek için 1 gün yeterli olacaktır; ama sonrasında Bilbao’nun çevresindeki bölgeyi gezmek için günler haftalar yetmeyebilir. Bilbao’nun çevresinde günübirlik veya daha uzun bir rota çizerek gezilebilecek harika yerler var.
PEKİ, BİLBAO'DA 1 GÜNDE NELER YAPILIR?
1) Gugghenheim Müzesi’nden başlayarak, nehrin kenarından Old Town’a kadar yürünür. Güncel sanat sevenler Gugghenheim Müzesi’ni de gezebilirler, biz dışarıdan bakmakla yetindik. Mimarisi gerçekten etkileyici; ama ben önce bütün sokakları arşınlamak istediğim için gezmeye vaktimiz olmadı.
2) Casco Viejo dedikleri şehrin eski merkezinde dolaşılır. Özellikle gündüz gezerken pek de dolu olmayan sokakların, akşam gençlerle nasıl da tıklım tıklım dolduğuna şaşırılır.
3) Azkuna Zentroa isimli kültür merkezi gezilir. Giriş ücretsiz, mimarisi de pek enteresan. Biz gittiğimizde güncel sanat çalışmaları sergileniyordu. Eskiden şarap deposu olan bu yapının tasarımı Philippe Starck tarafından yenilenmiş.
4) Nehrin üzerindeki ZubiZuri köprüsünden ve La Salve köprülerinden bir dolu şahane fotoğraf çekilir. Şehrin manzarası ve eklektik mimarisi ile huzurlu ve düzenli bir şehir nasıl olurun tarifi zihinlere kazınır.
5) Ribera Market’te pintxos yenir! Pintxos, Basklar’ın tapası. Genelde ekmek üstü servis edilse de, meze gibi tabakta gelenleri de var. Bu bölgenin en keyifli kısmı zaten bar-hopping şeklinde mekandan geçe geçe çok para harcamadan pintxos’ları mideye indirmek. Özellikle deniz mahsulü sevenlerin yüzü burada gülecek.
6) Okyanusu ve Basklar’ın zenginliğini gerçek anlamda görmek isteyenleri ise Getxo’ya alıyoruz. Bilbao merkezden metroya binerek 20 dakikada ulaşılan Getxo’da saray yavrusu denilebilecek evlerde hala yaşamaya devam eden aileleri görüp, kentsel dönüşümün ardından koltuğunuzu zor sığdırdığınız evlerinize geri dönerken kalbiniz biraz kırılabilir.
7) Türkiye’de çok popülerleştiği için ben de demezsem olmayacak, herhangi bir yerde San Sebastian cheesecake yiyin. Her yerde güzel yapıyorlar, illa şu mekanda yiyin bu mekanda yiyin diyenlere vallahi kulak asmayın! Ama bence asıl Pastel de Vasco dedikleri pastadan yiyin, bunu Portekiz’deki natalar gibi minik minik yapanlar bulduysanız hemen hüpletin! Bu arada nata sevenlere de güzel haber, bu bölgede çoğu kafede nata bulabilirsiniz.
8) Pastaneler! Fransa’ya yakın oldukları için mi bilmiyorum ama İspanyollar’ın tersine Basklar hamurişinde çok iyiler. Gittiğimiz her pastane ayrı bir mutluluk oldu. Mümkünse otelde kahvaltı değil, pastanelerde kahvaltı diyorum.
BİLBAO PAHALI MI?
Ekmek üstü pintxo’ların adet fiyatı 2 – 4 euro arasında değişiyor. Bir kahve 1,5 euro. Bir kadeh şarap 4 euro gibi düşünebilirsiniz. Tabi ki oturmalı restoranlarda fiyatlar daha yüksek. Bence yemek işi çok tuzlu değil; ama konaklama maalesef genel olarak çok pahalı Bask bölgesinde. Özellikle yaz sezonunda daha da yüksek oluyor. Uygun fiyatlı konaklama bulabilmek için erken davranmak lazım.
Kapatmadan! İnstagramı daha aktif kullanıyorum, takip etmek isterseniz; buraya tık tık.
Bilbao'dan Günübirlik Gidilebilecek Yerleri de okumak isterseniz buraya tık tık.
#bilbao #bilbaogezirehberi #ispanyagezirehberi #bizkaykörfezi